Dua ara

Google
Web Sitede Ara

18 Nisan 2012 Çarşamba

ÇOK FAZİLETLİ ORUÇLAR


ÇOK FAZİLETLİ ORUÇLAR ! 

"900 Sene ibadet etmiş sevabı kazanmak ister misiniz?" 


"Her kim haram aydan, üçgün , Perşembe, Cuma ve Cumartesini tutarsa, 
ALLAH C.C. ona 900 sene ibadet (sevabı) yazar." Hadis'i Şerif / İbn-i Şahin, İbn-i Asâkir, İhya(İmam-ı Gazali), Gunye(A.Kadir Geylani) 

"HARAM AYLARIN İÇİNDEKİ HERHANGİ BİR CUMA GÜNÜ, ÖNCEKİ VE SONRAKİ GÜNÜ(Perşembe ve Cumartesi) İLE BERABER ORUÇLU GEÇİRİLİRSE, ORUÇ TUTAN KİMSE 900 SENE İBADET ETMİŞ SEVABI ALIR(BİİZNİLLAH)." 
(Dört Haram ayın içinde bulunan ve oruçlu geçirilen her Cuma gününe(önceki ve sonraki gün ile beraber tutulacak) 900 sene ibadet sevabı verildiği bildirilmiştir. Yani her Cuma için ayrı 900 sene sevabı verilir. İNŞAALLAH) 

HARAM AYLAR 
Recep, Zilkade, Zilhicce, Muharrem aylarıdır. (Bu aylarda işlenen günah kat kat yazıldığı gibi sevaplarda kat kat yazılır.) 

Mirac günü (yani gecenin sabahı) oruç tutan ve sadaka veren kimse, 60 ay devamlı ibadet etmiş ve 200 köle azad etmiş sevabı alır. 

Receb ayının son üç günü içinde bir gün varki, o günü oruç ile yakalayan 100 sene gündüz oruç tutmuş ve gece namaz kılmış sevabı alır. 
Recep ayının (Regaib Kandili) 15'inde tutulan oruç 30 yıllık oruca denktir. Ayrıca Receb ayında tutulan bir gün oruç 600 sene ibadetten efdaldir. 

Şaban ayının ilk ve son Perşembesini oruçlu geçireni, ALLAH'u Teâlâ Cennetine koymayı üzerine alıyor. ("Bana kavuşmak isteyen Şaban ayında 3 gün oruç tutsun." Hadis'i Şerif) 

Şevval ayı orucu(6 gün orucu) "Ramazan bayramından sonra altı gün oruç tutan, senenin tümünü tutmuş gibi olur. Zira (Ayet-i Kerimede )'Kim bir hayır amelde bulunursa ona yaptığının on misli ecir verilir' buyurulur." Yani Ramazan orucunu tuttuktan sonra, Şevval ayında 6 gün oruç tutan kimse bütün seneyi oruçla geçirmiş olur. 

Muharrem Orucu "Muharrem ayının ilk cumasını oruçlu geçirenin geçmiş günahları afvolunur." Hadis'i Şerif / Enes'den Rivayet "Her kim Muharrem'den bir gün oruç tutarsa, ona, hergüne karşılık otuz gün (oruç sevabı) vardır." Hadis'i Şerif / Taberani 
"Muharrem'in onuncu günü olan Aşure gününe kadar oruçla geçiren, Firdevs-i Âlâ'ya varis kılınır." Hz Aişe'den Rivayet 

Muharrem ayındaki, Aşura günü orucu geçen senenin küçük günahlarını örter. ("Geçen seneye keffarettir." Hadis Şerif / Müslim) 
Rivayete göre "Aşura gününü oruçlu geçirene 10.000 Melek sevabı verilir. O gün, İhlâs Sûresini 1000 kere okuyana ALLAH'u Teâlâ Rahmet nazarı ile bakar ve o kişi Sıddıklardan yazılır" Başka bir rivayette "ALLAH'u Teâlâ C.C. ; Aşure gününü oruçlu geçirene 1000 Hac, 1000 Umre ve 1000 Şehid sevabı yazar ve kendisine doğu ile batı arasındakilerin ecri verir. Bu kişi Hz. İsmail'in (A.S.) çocuklarından 1000 köle azad etmiş gibi olur. Kendisi adına Cennet'te 70.000 köşk kaydedilir ve 
ALLAH C.C. onun canını Cehenneme haram kılar." 

"Zilhicce'nin son günü ile Muharrem'in ilk gününü oruçlu geçiren kişi, geçen seneyi oruçla bitirmiş, gelecek seneyi de oruçla karşılamış olduğundan ALLAH'u Teâlâ, ona 50 senelik keffaret yazar." Hadis'i Şerif / İbn Abbas'dan rivayet 

Arefe günü orucu ise geçen ve gelecek senenin günahlarını örter. 

Her aydan 3 gün oruç tutan kimse seneyi oruçla geçirmiş gibi olur. ("Ramazan ile Ramazan arası her ay 3 gün oruç tutmak, bütün senenin orucudur." Hadis Şerif / Müslim) 

Her ayın 13,14,15 günleri oruç tutmak (Eyyâm-ı Biyz yani beyaz günler): "Birinci güne karşılık 10.000 sene, ikinci güne karşılık 30.000 sene, üçüncü güne karşılık ise 100.000 sene oruç sevabı Cebrail (A.S.) tarafından Ali (R.A.) ve onun gibi amel edenlere vaad edilmiştir." Başka bir rivayette Hz Ali (R.A.) oğlu Hüseyin (R.A.) oğlu Ali (R.A.) "13. günün orucu 3000 seneye, 14. günün orucu 10.000 seneye, 15. günün orucu 100.000 seneye denktir ki bunun toplamı 113.000 sene eder." Geylani / el-Gunye 

Her Pazartesi ve Perşembe günü orucu, Peygamber Efendimiz'in SAV orucudur. "ALLAH C.C. Pazartesi ve Perşembe günleri, birbiriyle küs duranlar hariç bütün Müslümanları mağfiret buyurur ve (amelleri arzeden Meleğe): Küs olan bu iki kişi, barışancaya kadar onları bırak! Diye emreder. 

ZİLHİCCE AYININ İLK ON GÜNÜ GÜNDÜZLERİ ORUÇ TUTMAK VE GECELERİNİ İHYÂ (İBADET) ETMENİN FAZİLETLERİDİR; 
"Andolsun Fecre, on geceye, çifte ve teke ve geçeceği sırada geceye.Nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için bir yemin (edilir şey) var değil mi?" Fecr / 1-5 

Her gün için Şehit sevabı (ancak malını canını herşeyini bırakıp 
ALLAH yolunda ölen müstesna) 
Her gün için 100 köle azad etme sevabı 
Her gün için 100 deve kurban kesme sevabı 
her gün için cihada 100 at gönderme sevabı 

Bu ongün içerisindeki 8. gün ise (Telviye) 
Sekizinci günü oruçlu geçiren kişiye 1000 köle azad etme sevabı 
Sekizinci günü oruçlu geçiren kişiye 1000 deve kurban kesme sevabı 
Sekizinci günü oruçlu geçiren kişiye cihada 1000 at gönderme sevabı 

Bu ongün içerisindeki 9. gün Arefe günü 
Arefe gününü oruçlu geçiren kimseye 2000 köle azad etme sevabı 
Arefe gününü oruçlu geçiren kimseye 2000 deve kurban kesme sevabı 
Arefe gününü oruçlu geçiren kimseye cihada 2000 at gönderme sevabı 

Bu ongün'ün gecelerini ibadetle ihya eden kişiye her gece için kadir gecesi sevabı. Bu ongün orucun her günü için 1 SENELİK nafile oruç sevabı var. Bu ongün'den önce tırnaklarını ve avret mahallini temizleyen saçlarını tıraş eden ve bu ongün içerisinde bu sayılanların hiçbirine dokunmayan (dokunmamak; kesmemek manasında) hacıların aldığı sevabı alır. 

Hz Adem Aleyhisselamın tevbesi bu ongün içerisinde kabul olundu, Hz İbrahim Aleyhisselam bu on gün içerisinde ALLAH'ın izniyle HALİLULLAH oldu. 

Sahabeler Resulullah Efendimize SAV Medine de bir ağacın altında biat ettiklerinde 
ALLAH Azze ve Celle Hazretlerinin Sahabelerden razı olduğu ile ilgili ayet indi. Bu biat ve Ayeti Kerimenin inişi bu ongün içerisinde oldu. (Gerçekten o ağacın altında sana biat ederlerken O, müminlerden razı oldu. Onların kalplerindekini bildi de üzerlerine o güveni indirdi ve onları bir yakın fetih ile ödüllendirdi. Sûre-i Fetih/1 

Hz Musa, ALLAH'u Teâlâ (C.C.) ile 30 gün sözleşti dolayısıyla süslendi temizlendi v.s. 
30 gün oruç tuttu (iftarsız-sahursuz oruç). Sonra 
ALLAH Azze ve Celle Hazretlerinin huzuruna çıkacağı zaman uzun zaman bir şey yemediği için ağzının hafif bir koku ile kokması münasebetiyle ağzını misvakla misvakladı ve o koku kayboldu. Ve lakin ALLAH'u Teala Hazretleri Musa Aleyhisselam a "en sevdiği kokunun oruçlunun ağız kokusu olduğunu ve 10 gün daha oruç tutmasını bu vesileyle ağzındaki eski kokunun geri gelmesini" buyurdular. Rivayete göre o tutulan 30 gün oruç Zilkade ayına, 10 gün oruç ise Zilhicce ayının ilk on gününe geldiğini bildiriyor. (Bir de Musa'ya geceye va'd verdik ve ona bir on gece daha ekledik ve böylece Rabbinin tayin ettiği vakit tam kırk gece oldu. Sure-i Araf/142) 

Bu ongün'ün Sabah ve Yatsı namazlarını cemaatle kılmalı dolayısıyla gecenin tamamını ibadetle ihya etmiş gibi olmalı.<!-- google_ad_section_end -->

Seyyidü'l-İstiğfar


Seyyidü'l-İstiğfar


 
Şeddad bin Evs -radıyallahu anh-dan rivayete göre Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

"Yâ Allah! Sen benim Rabbimsin. Senden başka ilâh yoktur. Beni sen yarattın ve ben senin kulunum. Ve ben îman ve ubûdiyyetimde gücüm yettiği kadar senin ahd ü misâkın üzereyim. Yâ Rabbi! Yapdıklarımın şerrinden sana sığınırım: Ve senin bana in'âm ve ihsan etdiğin ni'-metleri ikrar ve i'tirâf ederim. Kendi kusur ve günâhlarımı da ikrar ve i'tirâf ederim. Yâ Rabb! Sen beni afv ü mağfiret eyle. Zîra senden başkası günâhları afv ü mağfiret edemez." (1)

Bir kimse bu Seyyidü'l-istiğfâr'ı ihlâs ve yakîn i'ti-kadıyle gündüz okur da o günde akşam olmadan evvel vefat ederse o kimse ehl-i cennettendir. Ve eğer bu duâyı yakîn i'tikâdiyle gece okur da sabah olmazdan evvel vefat ederse yine ehl-i cennettendir." Yani cennete ilk girecekler ile cehennemi görmeksizin ol kimse cennete dâhil olur, demektir.

Bu duânın hulâsa-i meali: Ya Rabb, ben cürm ü kusurlarımı i'tirâf eylerim, tevbe ve istiğfar ederim, ni'metlerinin şükründen âcizim, beni afv ü mağfiret eyle, demektir.

 
(1) Buhârî Deavât, 1; Tirmizî, Deavât, 15; Neseî, İstiâze, 57; İbn Hanbel, Müsned, 4/122.

tevbe ve istiğfar


tevbe ve istiğfar
 
Tevbe ve İstiğfar

 
Hâris bin Süveyd diyor ki:
Abdullah ibn Mes'ud -radıyallahu anh- bize biri Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-den, diğeri de kendisinden olmak üzere iki hadîs tahdîs etti. Nebiyy-i Ekrem'den olan hadîs-i şerîfi şöyle rivâyet etti:

"Mü'min günâhlarını bir dağ altında oturup da üzerine dağın hemen çöküvereceğinden korkan bir kimse gibi görür. Fâcir ise günâhlarını burnunun üzerine konup uçmuş bir sinek gibi görür."

Râvi diyor ki, Ebû Şihâb eliyle burnunun üzerini göstererek bu hadîs-i şerîfi rivayet etti.

Sonra Abdullah ibn Mes'ud diyor ki:

Muhakkak Allah Teâlâ Hazretleri kulunun tevbe-sinden şöyle bir kimsenin sevincinden daha fazla sevinir ki, bu kimse uzun bir yolculuk esnasında tehlikeli bir yerde konaklar. Üzerine bütün yiyeceğini içeceğini yüklediği bineği de yanındadır. Başını yere koymasıyla şöyle bir uykuya dalar. Uyandığında bineğini kaybolup gitmiş olarak görür. Üzerine sıcak basmış, susuzluğu son haddine varmış, yahud Allah dilediği kadar sıcağı ve onun susuzluğunu artırmış. Sonra o kimse devesini aramak için etrafa çıkmış, aramış, bulamamış, o dereceye gelmiş ki hararetten ve susuzluktan tâkati kesilmiş, ümîdi tükenmiş, böyle bir halde tekrar eski yerine dönerek uyuyakalmış. Sonra uyandığında biraz evvel kaybolan devesini başı ucunda bulur. "İşte bu adam ne derece ferahlanır ise Cenâb-ı Hakk -celle ve âlâ- Hazretleri de bir kulunun tevbesinden dolayı o devesini kaybedip de başı ucunda bulan adamdan ziyâde ferahlanır. Yani râzı olur. Tevbe edenin tevbesini kabul edip onu yüksek derecelere nâil eyler, demektir." (1)
 
Ebû Bekri's-Sıddîk -radıyallahu teâlâ anh-Hazretleri:

"-Yâ Resûlellah, namazın âhirinde okumak üzere bana bir duâ ta'lîm buyur, dedikte Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz Hazretleri buyurmuşlardır ki:

"Şöyle duâ et:

Yâ Rabb, muhakkak ki ben kendime çok zulmettim; yani çok günâh işledim. Günahları ise ancak sen afv ü mağfiret edersin. Hakkıyle gafûr ve rahîm ancak sensin. Beni kendi indinden bir fazl u keremle afv ü mağfiret eyle ve bana lutf u ihsanınla merhâmet eyle. Yani benim istihkakım olmayarak mahza fazl u kereminle cehennemden halâs edip cennet ve cemâline kavuştur." (2)
"Gıybetin keffâreti, gıybet etdiğin kimse için istiğfâr etmekliğindir." (3)

"Yeryüzündekilerde) herhangi bir kimse,
derse hatalarına keffaret olur. Bu hataları deniz köpükleri kadar da olsa." (4)

"Duanın hayırlısı istiğfâr, ibâdetin hayırlısı da" kelime-i tevhîddir." (5)

"Ya Ali, sana bir duâ öğreteyim mi ki zerreler adedince günâhın olsa sen de beraber olmak üzere mağfiret olunur. Şöyle söyle: (6)

 
"İstiğfâr, mü'minin sahife-i a'mâlinde nûr gibi parlar." (7)

"Günâhdan tevbe eden kimse günâh işlememiş gibi olur. Fakat bir taraftan istiğfar, diğer tarafdan günâhda ısrar eden ise -el-iyâzü billah- Cenâb-ı Hakk ile istihzâ eden kimse gibi olur."
"Bir kimse kalbi ve kalıbı ile istiğfâra devam ederse Cenâb-ı Hakk o kimsenin gamlarını ferâha ve sıkıntılarını genişliğe tebdîl ederek hiç ummadığı bir taraftan onu rızıklandırır. (8)
"Tevbe ve istiğfâr ile büyük günâhlar afv olunduğu gibi mükerreren irtikâb edilen küçük günâhlar da, büyük günâhlar arasına dâhil olur." (9)
 
"Kalbinde nedâmet olmadığı halde yalnız lisânen edilen istiğfar, yalancılar tevbesidir." (10)

"Cenâb-ı Hakk'a tevbe ediniz. Muhakkak ki ben günde yüz defa Cenâb-ı Allah'a tevbe ederim. (11)

"Ne mutlu o kimseye ki defter-i a'mâlinde çokça istiğfar bulur."
"Ey insanlar! Ölmeden evvel Allah'a tevbe ediniz." (12)
 

(1) Buhârî, Deavât, 4
(2) Buhârî, Ezân, 149, Deavât, 16;
(3) Ramûzû'l-ehâdis, 339.
(4) Keşfû'l-hafâ, 2/11, (Haraitî ve Beyhakî'den)
(5) a.e. 281
(6) a.e
(7) Râmûzû'l-ehâdis.
(8) İbn Mâce, Zühd. 30.
(9) Keşfü'l-hafâ, 2/364 (Ebûş-Şeyh ve Deylemî'den) .
(10) Râmûzû'l-ehâdis.
(11) Ebû Dâvud, Vitr, 26; İbn Hanbel, Müsned, 2/450.
(12) İbn Mâce, İkame, 78.

Aksırınca Okunacak Dualar


 
Sizden biriniz aksırınca;

"Elhamdülillah" 
"Allah'a hamdolsun." desin.
(Bunu işiten) kardeşi veya arkadaşı;

"Yerhamükâllah" 
"Allah'ın rahmeti üzerine olsun." desin.
O da;

"Yehdikümullahü ve yuslihu bâleküm" 
"Allah size hidayet etsin (hidayette dâim kılsın) ve halinizi ıslah eylesin." desin. (Buhari; 7/125)

hadislerde dua



 
hadislerde dua
 
Hadislerde Duâ


Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır:
"Büyük zorluklara dûçar olduğunuz zaman "Allah bize yeter. O ne güzel vekildir" zikr-i ce-mîlîne devam ediniz." (1)
"Cenâb-ı Hak, duada fazla ısrar edenleri sever." (2)
"Eğer bir kul, Cenâb-ı Hakk'a bir hususda duâ eder de icâbet olunmazsa onun yerine bir hasene, yani bir sevâb yazılır." (3)
"Bir babanın oğlu için duâsı, bir peygamberin ümmeti hakkındaki duâsı gibi makbuldür." (4)
"İyilik görenlerin iyilik gördükleri kimseler hakkında ettikleri hayır duâları reddolunmaz." (5)
"Ezân ile ikâmet arasında yapılan duâ müs-tecâbdır. Bu arada hemen duâ ediniz."(6)
"Kaderden sakınmak kaderi def etmez. Lâkin sâlihlerin duâsı, nüzûl etmiş ve edecek olan elem ve musîbeti def etmeğe ve kaldırmağa medâr olur. İş böyle olunca ey Allah'ın kulları, duâ ediniz." (7)
"Kur'ân-ı Azîmü'ş-şan her ne vakit hatmolu-nursa akabinde yapılan bir duâ müstecâbdır." (8)
"Bir kimsenin sevdiği bir kimse aleyhinde olan duâsının kabul olunmamasını Cenâb-ı Hakk'tan istirhâm eyledim." (9)
"Bir farz namazını huşû' ile edâ eden kimsenin o namazın akabinde vakı' olacak bir duâsı müstecâb olur." (10)
"Mazlumun bedduâsından sakınınız. Zîra bir kıvılcım sür'atiyle semâya icabete yükselir."
Fâcir de olsa mazlûmun duâsı makbûldür." (11)
"Cenâb-ı Allah buyurmuşdur ki: "Kim bana duâ etmezse ona gadab ederim." (12) Zîrâ bu hal ya gafletten, yahut kibirden ileri gelir
"Müslüman kardeşinin ayıp ve çıplak yerlerini setrederek onu dünyâda rüsvay etmeyen kimsenin ayıplarını Cenâb-ı Hakk kıyâmet gününde setreder." (13)
"Bir yerde yangın vuku' bulduğunu gördüğünüz zaman ''Allahü Ekber' diyerek tekrar tekrar tekbîr alınız. Zîra tekbir yangını söndürür." (14)
"Dünyânın geniş vakitlerinde, yani sıhhat ve servet ve asâyiş ve emniyet gibi esbâb-ı istirahat mükemmel olduğu bir zamanda Cenâb-ı Hakk'a ibâdet ve tâat ile kendini takdîm et ki muzâyakalı sıkıntılı bir zamanda seni lutf ile yâd edip gözetsin."(15)
"Ana ve babaya iyilik ömrü artırır. Yalan söylemek rızkı noksanlaştırır, duâ kazaya siper olur." (16)
"Kendisine iltica ile bir ricada bulunan kimsenin ricasını kesip atanın duâ ve ricasını da Allah kesip atar." (17)
"Bir mü'mine yapılan zillet ve hakareti görüpde men'ine muktedir olduğu halde muâvenette bulunmayanları Cenab-ı Hak mahşerde zelîl eder." (18)
"Her kim duâlarının kabûlünü, gam ve üzüntülerinin def olup kaldırılmasını arzu ederse sıkıntıda bulunanların imdâdına yetişsin." (19)
"İşlerde istihâre edenler, yani Allah'dan hayır dileyerek rızâsına muvafık hareket edenler zarar etmezler. İstişâre edenler de işin sonunda pişman olmazlar. İdâr-i maîşetinde isrâf etmeyip i'tidâl yolunu iltizâm edenler de fakr u zarurete düşmezler." (20)
"Bir işe başlamak istediğin zaman âkıbetini iyice tefekkür edip hayr u sevâbı mûcib ise devam et, şerr ü ıkâbı mûcib ise ictinâb et!" (21)
"Hikmet on parçadır. Dokuzu uzlette, diğer biri de sükûttadır. Yâni mâlâyâniden, kendisini ilgilendirmeyen ve lüzumsuz bulunan şeylerden hıfzeylemektedir." (22)

"Akâid-i fâside ve bid'at sâhiplerinin amellerini, ibâdetlerini Cenâb-ı Allah kabul etmek istemez." (23) Eğer tevbe edip ehl-i sünnet ve'l-cemâat i'tikadına rûcû' ederlerse kabûl eder.
Ebû Hüreyre radıyallahu anh der ki: Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurmuşlardır:

"Her bir peygambere etmesi için bir duâ verilmiştir. Ben ise ümmetime şefâat olmak üzere duâmı âhirete bırakmak istiyorum." (24)

Enes bin Mâlik'den gelen rivayette ise Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem:

"Her bir nebî Allah'dan bir dilekte bulundu. Yahud, her bir peygamberin Allah'a edeceği bir duâsı vardı. Her biri duâsını yaptı ve kabul olundu. Ben ise duâmı kıyâmet gününde ümmetim için şefâat kıldım." buyurmuşlardır.

Enbiyây-ı izâmın her duâsının müstecâb olması kuvvetle umulur ise de, kat'î olmayıp yalnız bir duâlarının kesin olarak kabûl edileceği kendilerine bil-dirilmişdir. O duâ, her bir nebîye Allah tarafından husûsî olarak verilen duâdır.

Ezcümle Hazret-i Âdem -aleyhisselâm bu müstecâb duâsını tevbesinin kabûl olması için; Hazret-i Nuh aleyhisselâm- kavmininin helâki ve berâberindeki mü'minlerin kurtulması için, Hazret-i İbrahim-aleyhisselâm- -i Mükerreme ve Beytullah için, Hazret-i Mûsâ -aleyhisselâm- Fir'avn'ın helâki için, Hazret-i îsâ -aleyhisselâm- gökten bir mâide, sofra indirilmesi için etmişler ve müstecâb olmuşdur.

Hazret-i Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-Efendimiz ise, bu kesinlikle kabul olunacağı Allah tarafından te'min olunan duâsını, ümmetine şefâat için âhirete bırakmıştır. Ne mutlu O'nun sünnetine sımsıkı sarılan mü'minlere.



(1) Ebû Dâvud, Vitr, 25; Tirmizî Kıyâme, 8; İbn Hanbel, Müsned, I/336.
(2) Kenzû'l-irfân 57 (Camiu's-sağîr'den)
(3) a.e. göst. yer.
(4) Keşfü'l-hafâ, 1/495 (Deylemî'den)
(5) Tirmizî, Birr, 5.
(6) Tirmizî, Salat, 44, Deavât, 128; Ebû Dâvud, Salât, 35.
(7) Tirmizî Deavât, 101; İbn Hanbel, Müsned, 5/224.
(8) Kenzü'l-irfan, 59 (Camiu's-sağîr'den) Dârimî, Fezailü'l-Kur'ân. 33.
(9) a.e. göst. yer. Keşfü'l-hafâ, 1/404 (Dârekutnî'den)
(10) Buhârî, Cihâd, 180; Müslim, îman, 39; Ebû Dâvud, Zekât, 5; Tirmizî, Zekât, 6; İbn Mâce, Zekât, 6;Dârimî, Zekât 1; Muvatta, Da'vetü'l-mazlûm, 1; İbn Hanbel, Müsned, 1/333.
(11) Keşfü'lhafâ, 1/405 İbn Hanbel, Müsned'den
(12) İbn Mâce, Duâ, 1; İbn Hanbel, 3/477
(13) Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58; Ebû Dâvud, Edeb, 28; Tirmizî, Birr; 19; İbn Mace, Mukaddime, 17; İbn Hanbel, Müsned, 3/91, 252.
(14) Keşfü'l-hafâ, 1/89.
(15) İbn Hanbel, Müsned, 1/307; Tirmizî, Deavât, 9.
(16) Buhârî, Mevâkîtü-salât, 5; Müslim, İmân, 137; Ebû Dâvud, Edeb, 130; Tirmizî, Salât, 13; Neseî, Mevâkît, 51; İbn Mâce, Edeb, l.
(17) Keşfü'l-hafâ, 2/272 (Ahmed b. Hanbel, Müsned'den)
(18) İbn Hanbel, Müsned, 3/487.
(19) Müslim, Müsakat, 32; İbn Hanbel, Müsned, 3/32.
(20) Keşfü'l-hafâ, 2/185 (Taberânî'den)
(21) Kenzü'l-irfan.
(22) Keşfü'l-hafâ, 1/363 (İbn Adiyy'den)
(23) İbn Mâce, Mukaddime, 7.
(24) Müslîm, îman, 334, 335 vd. Buhârî, Deavat, I; Tirmizî, Deavât, 130; İbn Mâce, Zühd, 37; Dârimî, Rikak, 85; Muvatta", Kur'ân, 26.

peygamberimizin dualarından örnekler


peygamberimizin dualarından örnekler
 
Peygamberimizin Duâlarından Örnekler


 
Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan ri­vâyete göre Peygamber Efendimiz'in duâlarından bi­ri şu duâ idi:
"Yâ Rabb! Kalbimi nurlandır, gözümü nurlandır, ku­lağımı nurlandır, sağımı nurlandır, solumu nurlandır, üs­tümü nurlandır, altımı nurlandır, önümü nurlandır, arkamı nurlandır ve beni nûr eyle (bir başka rivayette) benim damarlarımı nurlandır, etimi nurlandır, kanımı nurlandır, saçımı nurlandır, yüzümü nurlandır.” (1)
Mugîre bin Şu'be'den rivayet olunduğuna göre Resul-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-in dualarından biri de şu idi:
"Başka bir ilâh yok, ancak Allah var. O’nun şerîki yoktur. Mülk O'nundur, hamd de O'nundur. O her şe­ye kaadirdir. Allah'ım, Senin verdiğine engel olacak da yoktur, vermediğini verecek de yoktur. Ve servet sahi­bi olanlara servetleri sana karşı bir menfaat veremez. Ya­ni servetine güvenerek sana âsî olanları o servetleri kurtaramaz." (2)
Abdullah bin Abbas -radıyallahu anhüma-dan ri­vâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem-e bazı kimseler gelip:
-İnsanlar; yâni Ebû Süfyân ve arkadaşları sizin­le muharebe etmek için adam ve silâh toplamışlar, hazırlık yapmışlar. Onlara mukabele edecek dere­cede kudretiniz yoktur. Onlardan sakınınız diye kor­kutmak istediklerinde, bu söz mü'minlerin yakîn îmânlarını ve cesaretlerini artırıp, Nebiyy-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz de:
"Allah bize kâfidir, o ne güzel vekîldir!" buyurdu. Mü'minler de böyle söylediler." (3)
Enes bin Mâlik -radıyallahu anh-dan rivâyete gö­re: Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in çok kere duâsı:
"Ey Rabbimiz, bize dünyâda da iyilik, güzellik ver, âhirette de iyilik, güzellik ver. Bizi ateş azâbından koru," meâlindeki duâ idi. (4)
Ebû Musâ el-Eş'ârîden rivâyete göre Resûl-i Ek­rem -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimiz şöyle duâ ederlerdi:
"Yâ Rabb, benim hatâlarımı, bilmeden yapdıklarımı, işimde aşırı gitmemi, ve Senin benden çok iyi bildiğin hallerimi mağfiret eyle. Allah'ım, benim latifeleşmelerimi, ciddiyet hallerimi, hatâen ve kasden yaptıklarımı ve bende olan her şeyimi mağfiret eyle!” (5)
Ebû Hüreyre -radıyallahu anh-dan rivâyete göre Resûl-i Ekrem -sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz şöyle buyurmuşlardır;
"Her kim günde yüz kere:
derse o kimse için on köle azâd etmiş sevabı ve­rilir, yüz hasene yazılır, yüz günâhı silinir, o gün akşam oluncaya kadar bu ona şeytana karşı si­per olur. Hiç bir kimse ecir bakımından onu geçemez, ancak bunu ondan fazla söyleyen kimse müstesnâ.” (6)
"Ey, Rabbim! Gayb ilminle ve halk üzerine kudretinle, hayatı benim için hayırlı gördükçe beni yaşat, ölü­mü benim için hayırlı gördüğün zaman da beni vefât ettir. Ey Rabbim! Gizlide ve açıkda senden haşyetini istiyorum. Rızâ hâlinde de, gadab hâlinde de ihlâs sözünden ayırmamanı istiyorum, fakirlikte de zenginlikte de i'tidâlden ayırmamanı istiyorum. Senden tükenmez bir ni'met, kesilmez bir göz ferahlığı (yüzde açıkça görülen neş'e ve huzûr) istiyorum. Senden beni kazâna râzı kılmanı, ölümden sonra yaşamanın serinliğini istiyorum. Senden yüzüne bakmanın lezzetini; sana kavuşmanın şevkini istiyorum. Bütün bunları zarar vericinin zararından, sapdırıcı bir fitneden uzak olarak vermeni istiyorum. Ey Rabbim! Bizi îmân zîynetiyle süsle, bizi doğru yolda olan hidâyet rehberleri kıl.” (7)
"Ey Ebû Bekr'in kızı! Sana diğer duâları da için­de toplayan duâları söyleyeyim mi? Şöyle duâ et:
"Ey Rabbim! Senden bildiğim ve bilmediğim hayrın hem çabuk, hem geç olanını istiyorum. Ey Rabbim Re­sûlünün senden istediğini istiyorum, Resûlünün sana sı­ğındığı şeyden ben de sana sığınıyorum. Allah'ım benim için kaza ettiğin şeyin âkibetini doğru yola ulaştır.” (8)
"Sana bir kısım sözler öğreteyim mi ki, Allah Teâlâ kimin hayrını murâd ederse onları ona öğ­retir, sonra ebediyyen unutturmaz. De ki:
"Ey Rabbim! Ben zayıfım, rızân yolunda benim zaa­fımı kuvvetlendir. Beni nâsiyemden tutup hayra sevk et. İslâm'ı rızâmın en son noktası kıl. Ey Rabbim, ben zayıfım, beni kuvvetlendir. Ben zelîlim beni azîz kıl. Ben sana muhtacım, beni rızıklandır.” (9)

"Ey Rabbim! Acizlikten, tenbellikten, korkaklıktan cimrilikten, eli kolu dökülür derecede takatsızlıktan kasvetten, gafletten, zilletten, azlıktan, meskenetten sana sığınırım. Fakirlikten, küfürden, fısktan, şekavetten, nifaktan, yapdığını insanların duyması ve medh etmeleri için yapmaktan, riyâdan, sana sığınırım. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan, abraslıktan ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.” (10)
Resûlullah -sallallahu aleyhi ve sellem- duâasında: "Ey Rabbim! Beni, iyilik ettiği zaman sevinen, kötülük ettiği zaman istiğfar edenlerden kıl.” (11)
Ekseri duâları:
"Ey kalbleri çekip çeviren Rabbim! Kalbimi dînin üzere sâbit kıl." İdi.. (12)

 
(1) Buhârî, Deavât, 9; Müslim, Müsâfirîn, 181;
(2) Buhârî, Ezân, 155, Deavât, 18; Müslim, Salât,193; Tirmizî, Salât, 108; Muvattâ', Kader, 8; İbn Hanbel, Müsned,3/87.
(3) Buhârî.
(4) Bakara Sûresi, 201.
(5)Buhârî, Deavât, 60; Müslim, 70.
(6) Buhârî, Ezân, 155; Tecrîd-i Sarîh Terc. 2/910-915.
(7) el-Camiu's Sağir.
(8) İbn Mâce, Duâ, 4.
(9) Râmüzü'l-ehâdis.
(10) Benzeri hadisler Buhârî, Deavât, 39, vd.
(11) Camiu's-Sağir.
(12) Tirmizî, Deavât, 85.